16 Şubat 2012 Perşembe

BREK BREK ARKADAŞ ARIYORUM ARKADAŞ!!!!-

Fazla üstelemeyin hayatta zaman olarak söylemem. Zeki insanlarsınız az çok tahmin edersiniz. Tamam tamam, üzmeyeyim sizi, daha iki yada üç kanallı televizyonu olan bu yıllarda, haftalık tek dizili kanalın TRT olduğu çanak antenin bile hayatımıza girmediği yıllar.
İletişim teknolojisinin bir kaç şeyle yani telefon, telgraf, fax, ile sınırlı olduğu yıllarda yeni bir iletişim aracı aramıza katıldı. Şimdi yaşları hayli genç olan arkadaşlar anlatacaklarıma çok gülecekler.
Bu iletişim aracı nemiydi? ...
Telsiz ... Evet yanlış duymadınız Telsiz.
Otomobillerin üzerinde uzun telsiz antenlerini görmeniz olağandı. Apartmanın en tepesine kurulan ancak son katların daha çok yararlandığı iki üç metre uzunluğunda telsiz antenleriyle değişik diyarlardan hiç tanımadığı insanlarla tanışıp sohbet eden insanlar da olağandı.. Ciddi bir değişim getirmişti insanlara.
Evinde, otomobilinde, telsiz kullananımı? ararsın iş yerine telsizle gidenimi? ararsın, hatta elinde telsizle gezeni bile görebilirdiniz.. Tanıdık geliyor değil mi?
Şimdi düşünüyorum da insanlar demek ki ciddi bir iletişim aracına ihtiyaç duyuyorlarmış.. İşte o günlerden birinde bizim ailede bu telsizle tanıştı..Babam eve telsiz getirdi. Bu ne gibi sorulardan sonra telsizin nasıl kullanıldığını oturup seyrettik. Babamın bu aletle ne yapacağını anlamaya çalıştık hepberaber.
İşle ilgili bazı kişilerle telsizden görüşüyor. 
-Brek brek Hamza abi...
-Brek brek Hamza abi...
-Efendim Hüseyin.
-Abi bugün depoyu saydınız mı??
Oba bu Hamza abinin ev telefonu yok muydu bilmiyorum yada babam gün içinde depoyu sayacak olan bu Hamza abiyi görmez miydi onu da  bilmiyorum...
Bildiğim benim için acayip bir eğlence olmasıydı. Babam evden gitti mi hemen ele geçirirdim Telsizi..
Bir kaç konuşmamı hatırlıyorum. Müsaadenizle anlatayım efenim..
Bir kere şu an internetteki gibi nikc name in olurdu muhakkak. Benimki neydi bilin!!
Madonna ahahahhahha....,
Ve Madonna olarak ne bahtsızdım arkadaşlar..

-Brek Brek arkadaş arıyorum arkadaş..
ses yok
-Brek Brek ben Madonna arkadaş arıyorum arkadaş.
-Madonnaa  nasılsın ben Selamiii..
-Nerdensin Madonnaaa ..
- Balçova  ya sen?
-Ben İzmirli değilim bir kaç günlüğüne İzmir deyim Antakyalı Selami derler bana 35 yaşındayım.
-Madonnaaa alooooo sesim geliyormuu??
................
Antakyalı Selaminin yaşı ve İzmirli olamayışı hoşuma gitmez Hemen kanal değiştirilir.
Hem ben ona Madonnayım diyorum o bana Antakyalı Selami diyor insan Micheal ım der bi kafa uyuşması yapar değilmi?
 İşine gelmedimi kanal değiştirilirdi hemen. Öyle kanal değiştire değiştire bazen aynı sesle karşılaşmanız bile olası olurdu..
-Brek Brek arkadaş arıyorum arkadaş..
-Brek Brek ben Murat .
-Merhaba Murat..
-Merhaba kimsin?
-Ben Madonna..
-Tekrar merhaba Madonna..Nerdensin?(pek bir şey  değişmemiş internette de şimdi Nerdensin diye soruluyor)
-İzmir ya sen?
-Şu an İzmir e yakın sayılırım, yoldayım Konya ya doğru..
-Aa ne yapıyorsun Konya da?? (İş adamı galiba Konya yolunda oradan Antalya ya geçiyordur....)
-Konyaya mal götürüyorum.
-Anlamadım
-Ben Kamyon şoförüyüm güzelim yollarda geçiyor işte hayatımız...
...............
-Alo Madonnaaaa??Sesin gelmiyor
Başka frekansa geçtim duyamazsın zaten şöferim...Sen kamyoncu Murat ben popun kraliçesi körpe Madonna aramızda uçurum söz konusu...
Her türden insanla karşılaşabilmeniz mümkündü.. Ben hiç yapmadım ama bu telsiz olayınla birileriyle tanışan sevgili olan arkadaşlarım vardı hatırladığım.
Yani o yılların chat aracı Telsizdi.. Şimdinin interneti. Ama telsiz sadece insanlarının birbiriyle konuşup tanıştığı bir ortam yaratmıştı. Dünyadan haberler verilmiyordu öyle, Japonyada olan depremi anca ertesi günlerde haberlerden yada gazeteden öğrenebilirdiniz.Şimdiki gibi anında değil.
En yakın öğrenebileceğiniz haberi kamyoncu Murat sizinle sohbeti arasında yolda gördüğü kazayı anlatabilirdi.
Oysa şimdi?
Bir bilgisayarın neler yapabileceği ile ilgili bir sürü şey saymamız mümkün .. Hepimizin hemen hemen her gün kullandığı iletişim araçları bence bizi görsel durumda iletişimsiz yaptı buda gerçek..
İletişimin tamamen internet, telefon, skype olan çağda kim bunlardan şu an geri kalabilir ki?
Sabah kalkıp her türlü gazeteyi bir tıkla karşımızda bulup her sayfasıyla okuyabiliyoruz. İnternetin kendi içinde yarattığı sosyal ergumanlardan ciddi faydalanabiliyoruz.
Blog, mikro blog, sosyal ağlar, sosyal medyayı takip etmek artık parmağımızın bir tık yapmasına bakıyor.
Dünyanın bir ucuna skype ile bağlanıp o sırada sokakta yürüyen insanı görebiliyoruz. Çocuğumuzun cep telefonundan nerede olduğu bilgisini alabiliyoruz. Binlerce kişi her gün sosyal ağlarda o gün içinde yaptıklarını, gördüğü bir haberi anında paylaşıp yorum yapıp beğenebiliyor. Hatta birinci derece akrabalarımızın doğum günlerini buradan takip edip kutlayıp sanal ayıcık gönderebiliyoruz..
İnanın bana bunları telsizle konuştuğum o yıllarda, hayal değil, rüyamda görsem kendime, sabaha kadar bir tarafım açıkta kalmış diyebilirdim... Şimdi sosyal medyayı, iletişimi reddetmek neredeyse imkansız. Bir hafta pc siz kaldım hep bana bir şeyler eksikmiş gibi geldi... Üzüleyim mi? sevineyim mi? bilemedim....

4 yorum:

Modern Prometheus dedi ki...

Brek brek güldüm burada. :) iletişim hoş tabii de bağımlılık yapması kötü bir anlamda...

Unknown dedi ki...

ahahha seni güldürdüysem ne güzel ama öyle evet dikkat dikkat denmiyordu brek brek bende güldüm ya...kendime..

Profösör dedi ki...

Belki duymamış olabilirsiniz. telsiz kanunu vardı ve bu kanun değiştiğinde Brekçiler kurbağa gibi vıraklıyorlardı o zamanlar. Bundan önce de ben lisede yurtta kanadada amatör radyo konuşmacılığıyla ilgili bir dernek vardı. Oraya üye olmustum. teknik yazılarını takip ederdim. Radyodan bozma alıcı ve verici olaylarının da pratiğini öğrendikten sonra yurtta birinci katla yedinci kat arasındaki mesafeden yayın yapıyorudk. Bunu da bir marifet sayıyorduk kendimiz için. Oysa o zaman bu kanunen yasak bir durumdu. onu hatırlayınca ahhhh be gençlik dedim kendi kendime..

Unknown dedi ki...

değilmi? profösör ne günlerdi... şimdi teknolojinin geldiği duruma bakın..