8 Ocak 2011 Cumartesi

KALBİM EGENİN KASABASINDA KALDI!!!


Benim kalbim bir yerde yaşarken hep başka yerde atar. O yer İzmir' 80 km yakında bir kasaba Mordoğan Ardıç.. Daha 10 yaşındayken tanıştığım bir yer, bir tatil kasabası. Yaz tatillerimin baş tacı. İlk evimiz iki katlı bir evin ikinci katındaydı, geceleri yemin ediyorum kurt inerdi evlerimizin yanına yani o kadar doğal bir ortam. Denize 500 metre yürüme mesafesindeydi ev. Biz oraya bir alıştık ki kardeşimin sünneti bile orada oldu. Daha sonra deniz kenarı 50 metre mesafede bir ev yaptırdı babam. Çok olay olmuştu o evin bir benzeri yoktu, çok lüks bir ev oldu, acayip güzel arkadaşlıklar kurduk orada. Gençtik tabi disko ortamı istiyorduk ama öyle bir yer yok, yürüyüş yollarında bile elektrik direği olmayan yerde Disco Disco nerede olsun..
Bir arkadaşımız vardı onun büyük bir teybi vardı kasetli böyle ciddi devasa bir şey onu getirirdi, tabi uzatma kablosuda bizden, komşulardan kim o hafta sonu gelmiyorsa onun balkonunda takardık fişi oooh al sana disko dans ederdik, ederdik, ederdik, sonra tabi slow dans herkes birbirine bakar kim kiminle dans edecek falan sessizlik, bir korku kızlarda dansa kaldırmayacak kimse beni diye bir sıkıntılı hareketler......Yirmi otuz kişilik bir gruptuk hepimizin ailesinin hali vakti yerindeydi. Bazen evleri tamire gelen boyacının oğlu da katılırdı aramıza. Sahilde bir restoran var dı o kadar buluşma yerimiz onun civarı, kimsecikler yoktu bu öyle böyle bir laf değil bu, çok bakir bir yerdi....
Ortaokula giderken ilk dershane ortamlarının çıktığı zamanlar, kardeşimle biz hiç dershane sinema gibi şeylere dahil olamadık, babam bizi cuma günü okul çıkışı kapının önünden alır kışın bile yazlığa kalmaya giderdik. Mordoğan'a yaklaştık mı etrafı kekik kokusu sarar, yolumuzu dağ keçileri keser, onların çanlarının sesini dinler, geçmelerini bekler, öyle yolumuza devama ederdik. Ama evimizin olduğu yerde kimsecikler olmazdı. Tabi o zamanda sıkıcı gelirdi kimsecikler yok sessiz sakin, uyu, sadece TV seyret ders çalış, yemek ye, dağ çileği topla, şömineye odun getir, elektrikler  kesik olsun, şöminenin sesinden başka bişey duyma, sıkılırsan çok deniz kenarına git iki taş at gel, bütün atraksiyonumuz bu.
Hafta sonu babam içinse çok hareketli, cuma geç saatte gelsek bile inşaatları kontrol eder, sonra kasabaya iner, ertesi günü kiminle balığa çıkacaksa organizasyonu yapar, teknesini hazırlar cumartesi sabahıysa, sabah dört beş gibi balığa gider akşam altı, yedilerde dönerdi... Fakat ne balıklarla gelirdi ya rabbim abartmıyorum karidesler çuvalla, elli kiloya yakın balık, her cins, çipura, mezgit, a bize levrek, barbun, sargos, o bölgeye has bir balık mercan çipuranın aynısı  pembe renktir, kimsede yok iken deep fresee bizde vardı yurt dışından getirmişti babam ona istiflerdi. Teyzemlere, anneanneme, dayımlara herkese götürürdük. Haftanın beş günü balık, buğulama, kızartma, mangal, balık çorbası. Yemin ediyorum kuru fasulyeye hasret kalmıştım. Benim kadar kimse balık yememiştir çocukluğunda. Şimdi kulağa çok lüks geliyor bu saydığım balıkları haftanın her günü yemek. İyi bir balığın kilosunu bugünlerde 65 TL den başladığını düşünürsek..
Yazları sabah altıda kalkar bize 7 km uzaklıktaki Kaynar pınar yürüyüş yapar dönüşte koşarak eve döner, eve gelince kahvaltımı yapar hemen gözlüğümle şnorkelimi alır denize bir girerdim o giriş. Upuzun bir sahilde toplasan 50 kişi olurdu gün içinde. Bir arkadaşım vardı Harun onunla o koy senin bu koy benim yok , ayıbalığı, yok içmeler dolaşırdık öyle. Gerçi şimdi Harun'un işi yine buna benzer bir şey, bir ara folk balıklarını koruma derneği falan kurdu. Ayı balığı dediğim yerde denizin içinde bir mağara vardı orada kışın ayıbalıkları yavrulardı hala daha yavrulamak için gelirler oranın ismi o yüzden ayıbalığı dar. Yazın oraya yürüyerek giderdik sahili falan yoktu kayalık bir yer direk atlayarak girerdin denize, annemler bin bir tembih dikkatli olun kafanızı patlatmadan gelin derlerdi, yanımıza bir sürü yiyecek vererek gönderirdi bizi..
Şimdi iseeeee orasııı bir kalabalııık, bir kalabalıkk denize girecek yer bulamazsın yaz aylarında, değil denize girecek yer sahilde havlunu katlayıp koyacak yer bile yok, ayıbalığı desem gelişmekten nasibini almış doğal ortamın içine beach clup şeklinde edilmiş durumda..En çok sinir olduğum şey gün içinde deniz kenarına gelen insanların kumların üstünde karpuz kabuğunu, pet şişelerini, sigara izmaritlerini bırakmaları,  gördüm mü bunu yapan insanları bildiğim tüm küfürleri sayıyorum arkalarından. Bazendi kavga çıkartıyorum. Ama ne yalan söyleyeyim belkide ödenek alamamalarından mıdır  nedir Belediye çalışmıyor bu kesin o kadar sahilde bir çöp kovası yok sahilin çıkışında küçük çöp kutuları var  o kadar yığınlık, pislik, sinek gırla..
Böyle bir doğal ortamın giderek yavaş yavaş kirlenmesi beni çok üzüyor.
Bugün hava güzel. Birazdan çocukları alıp oraya gideceğim, belki yarın akşam döneceğiz, üzgünüm ama balık tutamayacağız, artık denizlerimizde balık yok, bari kimse yokken tadını çıkartayım şöminenin karşısında bir miskinlik yapayım. Dağ çileği toplayayım çocuklarla... Denize bir iki taş atayım, donayım orada ay ne atraksiyon ne atraksiyon....Size de iyi hafta sonları olsun..

Merak edenler için;
http://tr.wikipedia.org/wiki/Mordo%C4%9Fan,_Karaburun
http://www.varbak.com/izmir-mordogan-ayibaligi-t121692.html
http://www.mordoganrehberi.com/index.php?gorev=habergoster&sira=105

18 yorum:

Nil dedi ki...

BİZİM YERİMİZE DE ÇEKİN ORANIN HAVASINI İÇİNİZE:) İYİ HAFTA SONLARI

tosbagalar dedi ki...

Deniz kenarında hiç yaşamadım ama eski türk filmlerini izleyince çok heves ederdim. O sahneler geldi gözümün önüne... Çok şanslıymışsın

Unknown dedi ki...

havayı çektim çekmesine mucizem de çok soğuk beee dondumm..

Unknown dedi ki...

evet bende şanslı olduğumu düşünüyorum :))

Profösör dedi ki...

Bu yazıyı sindire sindire okudum. Yosun kokulaır geldi burnuma. balık ızgaralar, kır çiçekleri. Hafif meltem, Sanki bu yazı ruhumu okşadı. Erdekte bu tadı alamıyoruz nedense. Benum orası ikinci adresim. Biraz daha doğal olmalı değil mi? Çok kalabalık malesef doğayı kirletiyor. Oysa şedit yasaların uygulanması gerek. Çocuklarımıza temiz çevre bırakmak için..

Unknown dedi ki...

öylemi profösör yazıyı beğendiğinize sevindim..benim bildiğimde erdek böyle doğal bir yerdi 10 sene önce bir arkadaşımın düğünü için gelmiştim herkez mayoyla üzerine bişey almadan evine gidiyordu dikkatimi çekmişti ....demek oralarıda bozuldu.... çok üzüzcü..

Profösör dedi ki...

Bu belediyecilik var ya belediyecilik bunun hesabı verilmez hem bu dünyada hem de öbür dünyada. Kasabaların doğallığını bozuyoruz. Köyler bile bozuma uğruyor. Doğal hayatı özlüyoruz hep..

Unknown dedi ki...

hep o belediyeler yüzünde zaten..geleceğimizi düşünmüyorlar
, parayı düşünüyorlar...

deeptone dedi ki...

bol atraksiyonlu güzel bir haftasonu olsun :)

Unknown dedi ki...

evt çok atraksiyon...dediklerimi yaptık..şimdi kahvaltı yaptık insan temiz havada daha çok uyuyup daha çok yiyormu ne akşam bi saaatten sonra şöminede sucuk partisi vardı..

Profösör dedi ki...

Sayfamdaki "Pabuç" un mimlediği bir mimi sizinle paylşmak beni onurlandıracaktır.

Unknown dedi ki...

oo profösör teşekkür ederim.. en yakın zamanda cevaplayacağım miminizi...

olenbayan dedi ki...

o diil de, dag cileginin hastasiyim. eskiden bizim ilkokulumuzun onunde satilirdi yerdik oyle

Unknown dedi ki...

çok güzel çok doğal...biz yine şanslıyız bilmeyen, yemeyen vardır..

Adsız dedi ki...

ilk yazılarını özlüyorum.
iyice abidik yazmaya başladın.

Unknown dedi ki...

sizin için yazı yazmıyorum, herkez için yazıyorum creep...bir kişi beğenmesede olur...

LoLLa dedi ki...

ahhaah Izmirli olan her yurek bir gun donecek kasabasina husu icinde yuzunde bir tebessum ege'den kalma..
.)

Unknown dedi ki...

inşallah lola herkes dönsün İzmirine :))