21 Aralık 2010 Salı

HAŞİMATO





Haşimato hastalığını bilimisiniz? Haşimato  zor ve süründüren organlarınızı yavaş yavaş bitiren bir hastalık. Allah korusun ne hastalıklar var  ben bu hastalıkla 2006 senesinde tanıştım ki tanışmaz olaydım.

Eşim işi dolayısıyla İstanbul da bir  haftadan fazla kalmıştı, bende hava değişimi olsun diye yanında gittim, zaten giderken moralmen sıfır ve dünyadan bezmiş halimle gitmiştim. Otele girdim ve üç  gün çıkmadım, pijamalarla otel odasında o kanepeden bu kanepeye, TV başında, telefonun ucunda yada  pencereden Karaköy vapurlarının fotoğraflarını çektim,  Haydarpaşa garının bir sürü fotoğrafını çektim, geçen insanları seyrettim durmadan kırılan tırnaklarımı yapıştırıp, oje sürdüm, ama  yemek yemedim, eşimle sabah kahvaltısını yaptıktan sonra yalnız hiç bir şey yemedim, iştahsızlık vardı ve durmadan ağladım nedensizce....
Üçüncü günün sonunda eşim dedi ki ''Allah aşkına çık artık bu odadan ve bu akşam bak yemeğe gideceğiz hazırlan lütfen'' Bu uyarıdan sonra kalktım geldiğim kıyafetleri giymek için aha, pantolona sığamıyorum, giremiyorum içine mümkün değil, yarısına kadar geliyor yukarı çıkmıyor, gömlek desen her bir yerim bılıng bılıng fırlıyor, bir acayiplik var anlam veremiyorum bu durumumu gören eşim ''ne yaptın sen durmadan oda servisimi çağırdın'' dedi. ''Seninle yediğimiz yemekler haricinde, bir şey yemediiimmmm ben böğööööö'' diye ağladım bu sefer'' tamam tamam'' diye sakinleştirmeye çalıştı çünkü avazım çıktığı kadar bağırarak ağladım bir çocuk gibi.
Sakinleştikten sonra o kıyafetlerle otel odasının kapısından burnumu bile çıkaramayacağım için  eşimin kotunu ve tişörtünü giydim, eşim '' gidip bir şeyler alalım'' dedi yalnız başıma alışverişe gitmeyi tercih ettim. Mangonun kapısından girdim '' siyah pantolon istiyorum'' dedim, ki bedenim 38 dir, kız bana 42 beden verdi kızı tersledim, daha önce mağazacılık yaptığım için  kaşımdaki kişinin az çok bedenini tahmin eder ona göre beden verirdim,  kızın bakış açısına sinir olup, ''hemen neden 42 verdiniz'' dedim kızda ne yapsın'' bu pantolonun kalıpları çok dar'' dedi.'' Ben bir 40 alabilir miyim?'' dedim kızgın bir sesle aldım, girdim kabine, aha 40 bedene giremiyorum yukarı çıkmıyor pantolon, bir surat bende e vaktimde az, burnumu yere düşürdüm 42 bedeni  istedim ve ancak ona girebildim. Gömlek desen large beden. Ben bir mutsuz dönüyorum otel odasına yolda bir eczane gördüm girdim tartılayım ne dir bu durum gelmeden  65 kilo olan ben, tartıda 71 kiloyu görünce çığlık attım eczanede kiler bu durumuma güldüler.
  Odaya geldim benim suratımı görünce ''hiç alışverişten dönen bir kadın suratına benzemiyor suratın''  dedi eşim...Olanları anlattım şaşırdı...Moral bozukluğunla yemeğe gittik. Ertesi sabah gazete okurken sağlık köşesinde ''Dikkat aniden şişlik hissettiyseniz, durmadan ağlıyorsanız tiroitlerinize baktırın yazıyordu.'' Olay anlaşılmıştı artık tiroit bezlerimde bir sorun vardı ama ne? Beni 18 yaşından beri takip eden doktoruma olanları anlattım ve o da beni Ende kronoloji doktoruna yönlendirdi... Çocukken annemin beni kızımda guatr olabilirmi diye doktora kaç defa götürdüğünü ve doktor tarafındansa delimisin kadın diye terslenip gönderildiğimizi de hatırlıyorum. Ve yine çocukken deli gibi yediğimi kilo almadığımı, sürekli başımın döndüğünü, bayıldığımı, hatırlıyorum işte o zaman, metabolizmamın çok hızlı çalıştığı anlaşılabilir, ona göre bir önlem alınabilirdi..
Yapılan bir çok kan testinde, hormonlarımın alt üst olduğu ve  tiroit bezimin hiç çalışmadığı ortaya çıktı yani Metabolizmam artık çalışmıyordu, dışarıdan sentetik hormon ilacı alacaktım. En kötüsü de bu hastalığı bilmeyen ve ne olduğunu dinlemek bile istemeyen salak insanlar dan nefret ettim, çünkü beni gören hemen ''' aaa cemre sen ne kadar kilo almışsın yiyip yiyip yatıp uyuyormusun''  diyorlardı. (ha ha ha, hayırrr şöyle kii yatarak yiyorum, hatta senide yiyebilirim diye cevap veresim geldi).. Doktor bu hastalığı anlatırken benim gözlerim fal taşı gibi açıldı, en can alıcı lafıysa '' bu hastalık hayat boyu geçmez'' idi orda yıkıldım diyebilirim. Şimdi uzun bir yazı yazdım zaten sizi sıkmak istemiyorum ama bu hastalıktan etrafınızdaki insanlarda da olabilir, her şişman çok yemez bunu unutmayın ve etrafınızdaki şişman insanlara bu gözle bakmayın lütfen.
Bana gelince, bu hastalığa bağlı, insülin direnci ve kansızlık buna benzer hastalıklar sahibi oldum ve bir çok cici ilacım oldu her 2 ayda bir kan testlerimi kontrol ettirme me rağmen ve ilacımı düzenli kullanmama rağmen tekrar bu hastalığın başına dönmüşüm yine. Ne yapalım Allah daha kötü hastalıklardan korusun. Sizi hastalıkla daha fazla sıkmayayım bu hastalığın açılımını merak edenlere  özetini çıkardım.

Haşimato Hastalığı, tiroit bezinin müzminleşmiş bir iltihabıdır.
Hakaru Haşimato adlı bir Japon doktoru tarafından tanımlandığı için onun adıyla anılmaktadır.
Tiroid bezinin iltihaplanmasına genel olarak Tiroidit adını vermekteyiz. Bunun pek çok nedenleri olabilir: Bakteri, virüs, ışın tedavisi, iyot eksikliği ve henüz bilemediklerimiz... Haşimato Hastalığı, bilinmeyen nedenlerle ortaya çıkmaktadır.Tiroidit, yeni doğandan yaşlılığa kadar hayatımızın her döneminde görülebilir.
Haşimato hastalığı da bunlardan biri olup, "nedeni bilinmeyenler" arasında telaffuz edilir ve burada sözü edilen iltihap, irin ya da cerahat değildir. Hastalık, öldürücü değildir ama tanı konup tedavi edilmezse kelimenin tam anlamıyla süründürebilir. Haşimato, kadınlarda erkeklerden daha sık görülmektedir. Bu hastalığı 1 erkeğe karşın 10 kadında teşhis etmekteyiz. 30 ile 60 yaşlar arası, hastalığın en sık görüldüğü dönemlerdir.
İyot eksikliği, Haşimato Hastalığının en başta gelen hazırlayıcılarından biridir. Tiroid hormonlarının ham maddesi iyot dur. İyot olmadan ne tiroid bezimiz doğru çalışır ne de hormon sentezleyip kana salabilir. İyot, başta tuz olmak üzere gıdalarla alınması gereken bir elementtir.

Şişmanlık

         Haşimato Hastalığı; halsizlik, yorgunluk, kabızlık, uykuya eğilim gibi yakınmalara yol açar. Adet düzensizliği, cinsel performans azalması hatta kısırlığa neden olabilir. Hastalar kolay kilo veremezler. Bunun nedeni vücutta biriken su yani ödemdir. Rejime karar verdiyseniz bu işe mutlaka tiroid hormonlarınızı ölçtürerek başlayın. Gözden kaçan bir hipotiroidi ile yapılan rejimden iyi bir sonuç alamayacağınız gibi zarar da görebilirsiniz.
Bu hastalıkta kan kolesterolü yükselir. Farkına varılmaz ise boş yere kolesterol düşürücü ilaçlar kullanılır. Neticede gerçekten bir kalp-damar hastalığı yerleşebilir.
Depresyon
Haşimato Hastalığı ile birlikte olan hipotiroidi, ruhsal durumu olumsuz etkiler. En sık depresyona neden olur. Bıkkınlık, karamsarlık, içe kapanma davranışları ortaya çıkar. Panik ataklara yol açabilir.
Zeka donar
Nodüllertiroid hormon düzeylerinin düşüklüğü de çocukluk çağında eş derecede önemlidir. Bu nedenle hormonların ölçümü ve takibi son derece önem taşır. Çünkü bu hormonların eksikliği bedensel gelişmeyi ve entellektüel performansı doğrudan etkiler. Bu etki okul başarısına ve ruhsal davranışlara yansır.
Kıssadan hisse: Çocuğunuzun beden gelişimi ya da entelektüel performansı konusunda kaygılıysanız bu yazdıklarımı doktorunuzla paylaşın.
Haşimato Hastalığında, asıl görevleri vücudumuzu savunmak olan antikorlar, bilinmeyen bir nedenle tiroid bezine saldırırlar. Bu durumda tiroid bezi en temel gereksinimimiz olan hormonları üretemez. Bu hormonların eksikliğinden doğan belirtiler, hastalık olarak ortaya çıkar.

20 yorum:

deeptone dedi ki...

çok komik sevimli başladı :)
ama üzüldüm.
geçmiş olsun.
tiroid duydum ama haşimato senden duydum.
ama herhalde bu hastalıkla birlikte yaşamanın da yollarını öğrenmişsindir.

seni güldürecek bi ton espri yapılabilir. ama hastalık söz konusu olunca yapmamak daha iyi.

Unknown dedi ki...

Aa onunla yaşamak bir yaşam tarzı oldu zaten napalım her şey insanlar için..

Unknown dedi ki...

Geçmiş olsun :(

Unknown dedi ki...

teşekkür ederim mügecim...

Kıreyzi Görl dedi ki...

Geçmiş olsun. Ama o kadar da çirkin bir hastalık değil. Başka bir şey gelmesin başına aman. Dikkat et kendine. Bol bol c vitamini. <3

Unknown dedi ki...

mersi cnm.."c vitaminimi ? ilahii kıreyzi güldürdün benii...grip mi oldum bebem...selenyum diyorlar son zamanlarda toksinleri atmak için, oda fazlası zehirliyor...
(kansızlık, depresyon, unutkanlık, üşüme, vücüt ağrıları, safra taşı oluşması, insilün direnci, saç dökülmesi,tırnaklarda soyulma kırılma, şişmanlık, şişlik, kabızlık, halsizlik,uyku hali odaklanamak) bumu kötü olmayan bebem...

Profösör dedi ki...

Geçmiş olsun. Başımızdan ailecek sanki koro yvpıyoruz. her gün hastahanede idik biz. beş nüfuslu evde dört zkişimiz raporluydu zaten. Diğeri bir kişi de bizim hastalyıklardan psikolojisi bozuldu. Yine de şükür halimize kis yaşıyoruz.

GALERİ EBRU dedi ki...

Çok geçmiş olsun... Çekmeyen bilmez, her hastalığın kendine göre zor tarafları var. Ama insanoğlu başına gelen herşeye iyi kötü uyum sağlayabildiği gibi, hastalıklarıyla başetmesini de becerebiliyor bir süre sonra. Umarım bu dengeyi kolay kurabilirsiniz. İyi sağlıklar!

öylebiri dedi ki...

üzüldüm, geçmiş olsun diyeceğim ama geçmiyomuş.. Ama siz hayata küsmeyin, iyi ve kötü Allahtan gelir, belki bu hastalik sizin günahlarinizi siler ve cennete girersiniz :p
Polyanna ben :D zaaa

Kıreyzi Görl dedi ki...

Ulan çaresi bulunmayan kanserlerden olaydın daha mı iyiydi. Töbe allahım.

Selenyumu falan boşver. Yakında millete fitille uranyum verecekler. Çok sinirleniyorum. Kendi beyninle tedavi et kendini yavrucum. En iyisi. C vitamini de her derde devadır. [olabilir]Bence. <3

Unknown dedi ki...

teşekkür ederim profesör ailenizde geçmiş olsun.. :)

Unknown dedi ki...

galeri ebru:evet bir zamandan sonra onu benimseyip hayatını ona göre düzenliyorsun mesela kullanma ihtimali olan her çantana ilaçlarından koymak gibi...

Unknown dedi ki...

soulcury. teşekkür ederim küsermiyim hayata hiç 4 senedir onunla yaşıyorum...küçük kızımı bu hastalıkla başederek dünyaya getirdim...merak etmeyin...:)

Unknown dedi ki...

kereyziiim:dedim zaten yazımda daha kötü hastalıklar var allah korusun diye o zaman sen bana yeteri miktarda uranyum bul olurmu?? :p

LiliMini dedi ki...

Eğlenceli komik başlangıcından umutla ilerlerken, sonuna üzüldüm ya. Umarım başka hastalık yaşamazsın da tek derdin bu olur...

Unknown dedi ki...

Teşekkür ederim cnm...inşallah tek derdim bu olur..

Ebru dedi ki...

Geçmiş olsun ben de hipertroid var ve ne yersem yiyeyim kilo alamıyorum. Hastalık zor iş. FMF (Ailevi Akdeniz Ateşi)hastasıyım ve ciddi psikolojik sorunlara neden oluyor hayat boyu her gün 4 ilaç ve 6 ayda 1 kez kontrol şimdi de kalça kemiğimde erime ortaya çıktı hastalık der demez biri içimde birşeyler acıyor:((

Unknown dedi ki...

NEHİR İDA: inan bana kilo almak istemezsin çok daha fazla sorun oluyor bu sefer zaten bir yorgunluk var üzerine kilo her şeyi etkiliyor..biliyorum ilaçlara mahküm olduk, bu hastalığın hipertroidi de zor hiotroidide, çekmeyen bilemez...Kemik erimen için çok üzüldüm zaten organlarımızı yavaş yavaş etkiliyor, bu hain hastalık karşıdan bakıldığında zor bir hastalık görünmüyor ama gel görki bize sorsunlar birde...seninde kalp sorunların oluyordur dikkatli ol lütfen...depresyon için ben doğal ilaçlar derim..

Ebru dedi ki...

FMF tedavisi deperyon tedavisi ile birlikte yürütülmeli diyor doktorlar ama ben kendimi tedavi edebiliyorum:) 1000 kaplan gücünde sıska:) Şaka bir yana oğlum ve eşim sevdiklerim iyi olduğu sürece bardağın dolu yönüne bakmaya gayret ediyorum.

Unknown dedi ki...

a canım benim iyi yapıyorsun..böyle devam et..ben bazen bütün gün yataktan kalkmak istemiyorum sesiz kimse olmasada yatsam sadece rüyalara dalsam diye düşünüyorum...