6 Temmuz 2011 Çarşamba

ÇOÇUK KAFASI


Ev işçisi...Abi bu çalışmayıp ta evde olmak ne zor bir işmiş...Ben böyle zor bir şey görmedim ya, yemin ediyorum daha önceki çalışma dönemimde koca koca adamlarla, var gücümle savaşıp onları idare etmeyi başardım da ben bu evi döndürmeyi başaramadım evet itiraf ediyorum size yok başaramadım yani...Çamaşır yıkadıysam ütü yok, yemek yaptıysam temizlik yok öyle yarım yarım her şey.. Neredeyse çalışmayalı beş sene oldu patlamak üzereyim, hastalıktı, doğumdu, derken öyle böyle değil beş sene, bir bebe var 3 yaşında kreşe verilebilir yaşta, artık çalışayım diyorum da ne yapmalı lakin ülkemin, bir işte çalışma yaşı çok düşük, yurt dışında bir çok ülkede iş başvurusunda, yaşını sormak kesinlikle yasaaaak, bizde 39' san çalışmak için geç kaldın,  iş başvurusu yaptığın 50 yaşındaki adama normal hayatta sorsan gençsin daha...
İş kurmak için türlü türlü araştırmalar yapıyorum. Ben eve hiç beş sene oturmamıştım evet doğru duydunuz, çocukluğumda bile kafam ticarete işler, çocukken bile kendi yöntemlerimle çalışırdım ben. Benim gibi çocukluğundaki evdeki satılabilecek her şeyi değerlendiren biri olarak evde oturmak artık beni saatli bombaya dönüştürdü, çok tehlikeliyim patlamak üzereyim.
Evdeki satılabilecek her şeyi, dedim ya; mesela evimizin yakınında pazar olurdu, eğer yazsa annem pazara gidince buzdolabındaki soğuk suları boşaltır, pazara gider ''soğuk suuu varr, var soğuk suu'' diye bağırıp satardım, o zaman pet şişe mi vardı, doldururdun şehrimin şebeke suyundan içerdin, tabii annesi  pazara gitmiş bir çocuğun pazarda su satarken yakalanma oranını tahmin edersiniz...
Babam müzisyendi benim, aynı zamanda kemer altında dükkanımız vardı. Sabah karşı işten gelir bir kaç saat uyur yine bu sefer dükkana işe giderdi. Babamın bir orkestra sı vardı ve Efes Otelinde program yapardı, sabaha karşı eve gelirdi ve gelirken bir fırından tepsiyle küçük eklerden getirirdi ve ben eklere bayılırııım hala daha bayılırım, ama tabi bir tepsi ekleri tek başına yemek olmazdı, bakkallarda sadece nestle gofret, parmak çikolata, leblebi tozu satıldığı dönemde ekleerrr!!! oooovvuuuuuu acayip bir şeydi, arkadaşlarımla eklerleri paylaşırdım ama bir şartla, 25 kuruşa....Hatay da o zamanlar yazlık açık sinema vardı anneme sinemaya gidiyoruz diyerek evdeki minderleri çaktırmadan götürür, sinemanın başında minderleri kiralar, film başlayınca filmi seyreder eve dönerdik....e bir iki minder fire verirdik..
Ramazan zamanııı işte en bereketli ay boşuna dememişler, her gün annem pide almaya gönderir ben sokakta oynamayı bırakır, top patlamasından bir saat öncesi fırına gider, biriktirdiğim paralarla bir sürü pide alır,''iftarlık pideler pideler iftarlık'' diye ilk önce onları satar son kalan iki pideyi eve giderdim e tabi saat top patlama saatini geçmiş olurdu ve terlikle dayak kaçınılmazdı, ama olsun para kazanmak paha biçilemezdi....
En büyük devasa olayım cami tuvaletini işletmek. Evet ilk ''işletme'' durumları benden çıktı diyebilirim, yazın adettendi ya o zamanlar sabahtan kuran kursuna gidilirdi, evimiz zaten camiye bakıyordu, gitmememiz mümkün değil, kardeşimle beni kuran kursuna yazdırdı annem. Bizde gittik tabi, derslik bir üst katta bir gün, iki gün, biz vukuatsız gidip geliyoruz kursa, bir kaç gün sonra kurstaki çocuklarla kaynaşmaya başladık, e tabi yaramazlıklarda başladı, hoca gözlerini kapatıp dua etmeye başlayınca biz hemen hocanın taklidini yapar, kendi aramızda konuşur, bir birimizi dürtüp güldürmeye çalışırdık, işte Allah için ama ben bişey yapmamıştım, bir arkadaşım beni dürttü ben ''yapma be'' dedim kardeşimde o çocuğu beni dürttüğü için dürttü, derkeeeeeen hoca açtı gözlerini, yemin ediyorum bir buçuk metrelik sopasıyla omuzlarımıza vurarak sen, sen, sen, dedi ve beni kardeşimi o arkadaşımızı kuran kursundan attı...
Biz kaldık mı kurs saatinde sokakta. E biz dersten atıldık atılmasına da sabahın erken saati eve gitsek ne yaparız, dayak kaçınılmaz son, bizde dersliğin aşağısında kimse görmesin diye tuvaletin yakınına oturup dersin bitmesini beklemeye başladık. Namaz zamanı gelen insanlar önce tuvalete girip sonra avludaki çeşmelerden abdest alıp camiye giriyorlardı. Bazıları tuvaletin girişindeki tasa para atıyorlardı bazıları es geçiyordu ama paralar hep orada duruyor kimse ellemiyordu ve o tuvalet ne pis kokuyordu ya rabbim üstelik temizlenmiyordu, biz böyle gelen geçeni seyrettikçe ve o kokuyu sürekli duyunca bendeki ampul yandı bing bing..Yürüyün dedim kardeşime o arkadaşıma nede olsa beraber atıldık, beraber harekete geçebiliriz, bir kolonya, temizlik malzemeleri alıp o tuvaleti bir temizledik her yere kolonya döktük misler gibi koktu. Tuvalet temizlenince insanlar tuvalete girdiğinde muhakkak para bırakıyorlardı, bir hasılat oldu bir hasılat oldu anlatamam bu seferde paraları saklamakta güçlük çektik, o çocukla paylaşıyoruz parayı üstelik kalanı eve getiriyoruz iş bankasının çelik kumbaraları vardı hatırlayan vardır, artık kumbara dolduğu için odadaki döşeklerin arasında mendilde paraları saklıyoruz.. Bu durum ne kadar sürdü bilmiyorum yalan söylemeyeyim, hoca ya gidip biri demiş ki'' hoca iyi yapmışsın o çocukları tuvaletin başına dikmekle'' demiş ehehe hiç beklemediğimiz bir zamanda hoca aşağı inip bizi köşeye sıkıştırıp o sopasını üzerimizde kırmayı denedi, kaçtık tabi eve annem daha eve neden geldiniz diye soramadan. Hoca Caminin yanındaki avluya geçip ''hanım hanııımmm''diye bir bağırdı annem biliyor zavallım o kadar avluda hangi hanıma seslenildiğini canımın içi '' senin bu çocukların tuvaletin paralarını alıyorlar ne biçim çocuklar bunlar terbiyeleri eksik'' diye bağırdı eve gelmiştik zaten dayağın keyfine vardık doya doya...
Ya işte böyle....Çocukluğunda böyle olan bir insan evde oturur mu allah aşkına?Offf off çok bunaltımım vallahi şaka değil..

21 yorum:

Unknown dedi ki...

Şansın bol olsun, ne maceralar yaşamışsın :))

Unknown dedi ki...

:) teşekkür ederim...oo daha ne maceralar var...

LiliMini dedi ki...

Hahah çok eğlendim. Sende marifet çokmuş. Haklısın o ticaret kafasıyla evde oturmak işkencedir eminim. En kısa zamanda içindeki cevheri değerlenirme fırsatı bulursun umarım. Ramazan pidesi satma olayı süpperdi :D Karaborsacı seni :D :D

Unknown dedi ki...

lilacsmell: sende beni güldürdün valla...teşekkür ederim.

MERY DAIMON dedi ki...

çok yaramazmışşsın hakikaten ama güzel yaramazlık bunlar :) buna benzer anılarım canlandı gözümde hemen okurken.. Umudunu yitirme ve stres asla yapma! ama asla! güzel şeyler olacaktır. buna inanıyorum.. istediğin ya da işine gelir bişi yapacaksın kesinlikle! :*

Unknown dedi ki...

mery: ay canım ciğerim ya...temennilerin çok teşekkür ederim...inşallah yapıcam bişeyler...

Profösör dedi ki...

Sevgili bilogdaşım; ev işi gerçekten de zordur. kadınlara hak vermek gerekir. Evde işler kurabilirsin. o yetenek vardır sende. inan imkanlar sonradan gelir zaqten. ben de emekli olduktan sonra bir ajansım oldu. Sonra da hastalıklarla uğraşmaktan malesef kapadım. Şim di ise fre olarak evimde homofis çalışıyorum. Bereketli ve keyifli de oluyor.

uran kursu olayın da ilginçmiş doğrusu. Diğer yaşadıklarını bir bur ben de yaşadım. Ciklet de sattım "Amerikan olimpiyat cikletleri geldi" diye bağırırdım sokakarda.. Senzde yaşadıklarınıs anılaştırırsın sanırım. Bir kitap değil on kitaplık öykü çıkar senden. (Bu arada şu anki mesleğini de öğrenmek isteriz. Paylaşmak adına)

deeptone dedi ki...

mimin var bende

Unknown dedi ki...

deep: deme hemen alayım...:)

Unknown dedi ki...

profösör:Yapacağım bir şeyler ama ne bilmiyorum şimdilik mağaza müdürlüğü yaptım, danışmanlık yaptım işletmecilik yaptım ...

Unknown dedi ki...

deep bloguna giremedim kapalı görünüyor...

deeptone dedi ki...

bloguma ben de giremedim bu sabah. google, incelemeye almış nedense. 2 gün içinde bildireceklermiş. :)

Unknown dedi ki...

Nesini inceliyormuş? alla alla google işte:) adsence varmıydı sende ...belki yanlışlıkla tıklamışsındır..

deeptone dedi ki...

yok. adsense yok. spam kontrolu yapacaklarmış. belki, biri girmiştir bir şekilde bloguma. dünyada çeşit çeşit insan var. belki biri sabote etti. düzelir iki gün içinde :) ama mimi 30 kişiye göndermiştim. aralarında seni izleyenler de var. istersen hemen de yapabilirsin. örneğin sadece ben emel yaptı dün gece.

sağlığına çok dikkat et. evde çok sıkma kendini. zamanla düzelir herşey. çalışırsın tekrar. mağaza yöneticiliği iyi iş. diğerleri de.

Unknown dedi ki...

şimdi bişey dicem oha diceksin ... mim nedir yani az çok biliyorum..duyuyorum ama açılımını bilmiyorum...

deeptone dedi ki...

herhangi bir konuda istediğin blogları mimlersin. seçersin, onları işaretlersin. geçen gün dedimdi adlı blogda açıkladı arkadaş. osmanlıcadan geliyor. özeti şu. bir konu seçiliyor. yeni yılda ne yapmak istersin, el çantanda neler taşırsın, en sevdiğiniz eşyalarınız, sevdiğiniz insanla nereye gitmek istersiniz vb. yanıtlarsın. sonra diğer blogları mimlersin. onlar da yaparlar. böyle işliyor. seni izleyenlerden yapanlar var benim de arkadaşım olan. bakarsın istersen

deeptone dedi ki...

YENİ YIL MİMİ

Son zamanlarda blog arkadaşlarım tam 9 kez mimledi beni. Mim ve ödülleri çok seviyorum. Çünkü ödül vermek ve mimlemek çok hoş. Yakınlaşmak için.

Sevgili Jelibon Liella ve Hayalbaz Hazel ikişer kez mimlediler. Birer kez de Mavinin Güncesi Nil, MKumsal, Yalnız Yakamoz ve Piç Kurusu mimlediler. Ve de Cep Aynası. Dokuz mimi yapamayacağıma göre, gündeme en uygun mim olarak sevgili feet first Cep Aynası’nın yeni yıl mimini yapmaya karar verdim.

1.Yeni yıla nasıl ve kimlerle girmek istiyorsun.

Yalnız girmeyi düşünüyorum. Önce iyi bir yerde nefis bir yemek ve kırmızı şarap. Kalecik karası, Öküzgözü veya Boğazkere. Daha sonra birkaç iyi eğlence merkezi, bar gibi yerde canlı müzik ve şovları izlemek. Kalabalıkla yeni yıla girmek. Daha sonra eve veya otele gelip, keyif ve huzurla, geçmiş yılı düşünmek, güncemi okuyup delete etmek, yeni yılın Mr. Jones resolution’larını almak (birijit’in erkeği) (sadece Mavi Jeans giydiğim için öyle derler bana), daha sonra yeni yıl müzikleri dinlemek (amerikan krismıs şarkıları, bing crosby felan), en son da Three Stooges izleyip gülmek. Sabah da doğaya, yeşile gidip, yeni yılın yeni sabahını karşılamak.

2. Yeni yıldan beklentileriniz nelerdir.

Hiçbir zaman hiçbir şey beklemem. O yüzden istediğim her şey olur.

3. Yeni yıl sence ne demek.

Diğer tüm özel günler gibi sevimli bir mutluluk bahanesi. Yeni yıla girmek beni çok heyecanlandırır. Gece yüreğim ağzıma gelir. Ve ocak ayı çok çabuk geçer. Enfes bir yenilenme fırsatı. Geçmişi unutma, affetme, barışma fırsatı. Bir de sonbahara girmek kalbimi gümbür gümbür attırır. Okullar, tiyatrolar, operalar, konserler vb.

4. Yeni yılda ne olursa çok mutlu olursun.

Çekici sarışın model olsaydım, barış, sağlık, huzur filan derdim. Herkese iş fırsatı, herkes depresyondan çıksın, derdim.

Ama diyorum ki, yeni yılda yollarda el ele dolaşan, birbirlerine aşkla bakan çiftler çoğalsın. Herkese aşk diliyorum. En güzel şeyi, yani. Özellikle tüm kadınlara, onları aşkla, tutkuyla sevecek bir erkek diliyorum. Bir kadına sorarsanız, sevgilin veya eşinle ilişkin nasıl diye, derse ki, ilişkimizde saygı, sevgi, huzur var, bilin ki, o kadın sevilmiyor, mutsuz, çünkü bir ilişkide önce aşk gelir, veya sevgi gelir, saygı, güven çook sonra gelir. Kadınlar, önce çok sevilmek ister. İlişkinin, aşkın sürmesi, bitmemesi ise tamamen o kişilere bağlı. Aşkın hiçbir zaman bitmeyeceğine net olarak inanıyorum. Aşkın, sevginin sürmediği, sadece, sevdikleri erkeklerin kendilerine sevgilerinin bitmesi nedeniyle bu kadınların sahip olduğu yaralı bir düşünce.

5. Yeni yıla dair mesajın nedir.

Kimseye kulak asmayın. Dilediğiniz yaşamın peşinde koşun. Hayallerinizın peşinde.

Mimlediklerim ise:

"Gitmek Kendinden Ötelere..."
***turuncu masallar***
...hayat yeniler kendini...
^^^MUTFAĞIMDAKİ YALNIZLIK^^^
AKLIN SINIRLARINI GEÇİNCE
Bazı Şeyler
bence hikayem fena değil.
Bu da mı gol değil?
CMOS
Dark Victories
Düşlerin Rengi
GÜL'ÜMSE
Hobievi
İlkbahar
imgesel
KELEBEK...
Körebe
lacivertojelikız.
Lütfücüğüm
Marjinal Pasaklı
Mon Clementier
Nida Yalçın
p a r m a k u ç l a r ı m . . .
SADECE BEN
SÜPER İNCE PARLAK ÇORAP
Sıfıra sıfır elde var sıfır...
Temporary Peace
Tuz Limon Tekila
Ucu Açık İşler...
uyumuycam'ın topladıkları..
Uzun Kirpikli Kız *
Yaprağın Gözyaşları
yürekten damlalar

Hepimize bol ödüllü, mimli, eğlenceli, verimli blog yazarlığı dilerim…

Unknown dedi ki...

tamam anlaşılmıştır..beynim daha açılmadı bugün muhakkak mimi hallederim..

deeptone dedi ki...

:) sabah kahvesi içince açılırsın. ben de iş gezisindeyim dört günlük. otelden yazıyorum şu anda. az sonra çıkacağım. aklına takılan bişiler olursa yazarsın. akşam yanıtlarım.
sanıyorum sabah en keyifli saatlerindir.:)

Unknown dedi ki...

kahvenin en acısını alsan açılmaz:) hormon ilacı beyninin yarısını uyutuyor öğlene kadar...ya bir çocuk uyanırken ben baby tv istiyorum diye bağırıp ağlayıp uyanırmı:) yine de sabah işte sabahlar güzeldir..

Mia Wallace dedi ki...

mimlendin :)